Dünya enerjisinin kalbi Çin’de atıyor

Dünya enerjisinin kalbi Çin’de atıyor

22:26 18 March in ARTICLES, In Turkish, PUBLICATIONS
capital1CAPİTAL Dergisi | Mart 2016 Sayısı | Enerjik Bakış Köşesi | 
Mehmet ÖĞÜTÇÜ | 
Çin’in Paris Büyükelçisi Zhai Jun, tanıdığım en parlak Çinli diplomatlardan birisiydi. Sekizinci arondizman’da Avenue George V boyunca yürüyüp Büyükelçiliğe vardığımda elinde Çin’in enerji güvenliğine dair yazılmış ve 2000 yılında Uluslararası Enerji Ajansı’nın yayımladığı, o zamanın bu alandaki ilk eseri olan “China’s Quest for Energy Security Worldwide” (Çin’in Dünya Çapında Enerji Güvenliği Arayışı) adlı kitabım vardı. Davetimi kabul etti, Seine Nehri’ni tepeden seyreden ofisimizde kitabın kamuoyuna tanıtılmasını birlikte yapmak için anlaştık. Yalnız küçük bir sorun vardı. Çin’in ham petrol ithal talebinin 2030’a kadar günlük 12 milyon varile ulaşacağına dair projeksiyonumuza itiraz ediyordu. Bunun, Batı’nın kastı olarak Çin’i uluslararası enerji piyasasını alt üst edecek bir güç olarak gösterme çabasının bir parçası olduğunu söylüyordu. Bir orta yol bulduk o zaman ama aradan geçen süre bizim haklı, hatta öngörüde muhafazakar, olduğumuzu ortaya koydu.
TAHMİNLERİMİZİN ÜZERİNDE İTHALAT
BP Energy Outlook, Çin’in Avrupa’nın da ötesine geçerek 2035’e kadar dünyanın en büyük enerji ithalatçısı olacağını hesaplıyor. Dış enerji kaynaklarına bağımlılık mevcut yüzde 15 düzeyinden yüzde 23’e çıkacak ve o zamana dek enerji üretimi yüzde 47, tüketimi ise yüzde 60 artacak. ABD’nin kaya gazı ve petrol sayesinde enerjide kendi kendine yeterliliği ve ithalatını azaltması sayesinde Çin şu anda dünyanın en fazla ham petrol ithal eden ülkesi konumuna yükseldi. Günde 7,2 milyon varil olan ithalatının 2030’a kadar 13 milyon varile çıkması bekleniyor. Petrolün, Çin’in enerji tüketiminde sadece yüzde 18 olan yerini abartmayalım. Doğalgazın payı da şimdilik yüzde 6 civarında ve 2020’ye dek yüzde 10’a yükseleceği tahmin ediliyor. Şayet muazzam kaya gazı rezervleri gerekli teknoloji, su ve yeraltı mülkiyeti sorunları aşılabilir de üretilebilirse (mevcut tüketim hızıyla) ülkenin 230 yıllık gaz tüketimini karşılayabilir. Mevcut konvansiyonel gaz üretimine ilaveten 102 milyar metreküp civarında gaz Orta Asya, Rusya, Myanmar üzerinden ve LNG ithalatı olarak gelecek.
YEŞİL ENERJİ DEVRİMİ
Fosil yakıtlardan yeşil enerjiye geçişte dünyanın en başarılı ekonomilerinden birisi olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü Çin, son 10 yılda 400 milyar dolar akıttı rüzgar ve güneşe…2025’e kadar sadece rüzgar enerjisi kapasitesinin muazzam sıçrama (2007’de 6 GW’dan bugünkü 115,6 GW’a, 2025’e kadar da 347 GW düzeyine) yapması bekleniyor. O dönemde dünya rüzgar elektriği üretimi toplam 963 GW olacak. Nükleer enerji Çin’in genişleyen enerji açığını kapatmada önemli bir yakıt olacak. 2020’ye kadar 58 GW, 2030’a kadar ise 150 GW nükleer elektrik santrali devreye alınmış olacak. Ama unutmayalım ki Çin’in enerji ekonomisinin belkemiği kömür. Kömüre sırt dönülmesi o kadar kolay değil. Yarattığı hava kirliliği ve uluslararası iklim değişikliği baskısı nedeniyle kömür kullanımı bundan sonra gerilemesi bekleniyor. Elektrik üretimi içindeki payı halen yüzde 65 civarında. Büyük hidroelektrik santralleri yüzde 15, temiz enerji yüzde 13 (yüzde 6 rüzgar, yüzde 5 küçük hidro, yüzde 1 güneş ve biyokütle ve atık yüzde 1), doğalgaz yüzde 6, nükleer yüzde 1.
ENERJİ GÜVENLİĞİ YAŞAMSAL
Çinli liderler, uzun vadede petrol bağımlılığının kaçınılmaz olduğunun farkında. Sadece geçen yıl 24 milyon 600 bin araba satıldı. Bu sayı ABD’de 17 milyon 200 bin. Ortadoğu’ya aşırı bağımlılık, Çin hükümeti tarafından çok büyük bir risk olarak değerlendiriliyor. Hem bölgenin istikrarsızlığı hem de Çin’in ithal petrolünün Amerikan Yedinci Filosu tarafından kontrol edilen ve her zaman kesintiye uğratılabilecek Malacca Boğazları’ndan geçmesi nedeniyle. Çin, enerji güvenliğini sağlama almak için öncelikle yerel kaynaklarını mümkün olan en yüksek seviyede geliştirme, enerjinin verimli kullanımını teşvik, stratejik rezervler kurma, uluslararası teknoloji ve yatırım çekme stratejisi izliyor. Ayrıca kaynak ülkelere yatırım yapmayı ve güvenilir enerji ticaret kanalları yaratma stratejisi uygulamayı da ihmal etmiyor. Cumhurbaşkanı Xi Jinping’in fikir babası olduğu ve modern İpek Yolu olarak bilinen “Tek Kuşak-Tek Yol” girişimiyle de gelecek enerji ve ticaret koridorlarını açmayı da hedef olarak ortaya koyuyor. Kıssadan hisse, Çin’in gelecek enerji güvenliği kaygıları, politikaları, yatırım ve ticaret kararları, iklim değişikliği mücadelesi, teknolojik buluşları hepimizin hayatını, geleceğini etkileme potansiyeline sahip ve enerjinin yumuşak karın olduğu bizim gibi ülkelerin Çin’in seçimlerini yakından izlemesinde, dersler almasında büyük yarar var.